Devlet Bahçeli'ye muhalif isimlerden Arif Şirin'in rahatsızlığı nüksetti. Geçen yıl ameliyat olan ve kemoterapi süreciyle sağlığına kavuşan "Ozan Arif"in son kontrollerinde tekrar kanser hücresine rastlandı. Yoğun bir tedavi sürecine başlayan Ozan Arif, uzun süre ara verdiği yazıları için, "Tedavi ile meşgulüm, onun için yazamıyorum" dedi.

Uzun aradan sonra tekrar kalemi kağıdı eline alan Arif Şirin, hüzünlü bir mektup yazdı. Ozan Arif'in "Uyuyan dertler" başlıklı yazısı şöyle:

Biliyorum merak edenleriniz vardır bu adam kaç gündür neden yazmıyor diye...

Tedavi ile meşgulüm de onun için yazmıyorum.

Halbuki günlük gelişmelerle ilgili hatta yıllara serpilmiş dertlerimizle ilgili çok şey var yazılacak ama bu "kemoterapi" tedavisi şevkimi kırıyor, yazamıyorum nedense...

Haa takip eden gönüldaşlarım diyecektir ki hani bu tedavi bitmişti.

Ben de öyle sanıyordum ama maalesef bitmemiş.

Hani bir dua vardır derler ki;

"Allahım uyuyan dertlerimizi uyandırma" diye...

Son günlerde bu duayı daha iyi idrak ediyorum, daha iyi anlıyorum.

Bazı dertler yanardağ gibi insanın içinde!

Bazen sönüyor gibi oluyor her şey düzeldi sanıyorsun,

bazen yeniden patlıyor lavlar saçmaya başlıyor yine yapıyor yapacağını...

Yani anlayacağınız bu kanser denilen dert pek girdiği yerden çıkmıyor herhalde onu anladım.

Yapılan son kontrolümde tekrar nüksettiğini, tekrar aynı tedaviyi uygulayacaklarını söyledi doktorlarımız…

Şimdi tekrar aynı tedaviyi tekrarlıyorlar.

İşte o sebeple seyrek yazıyor, seyrek paylaşımlar yapıyorum.

Elbette ki Allah'ın dediği olur.

Ancak Allah’ın verdiği aklın gereğini yerine getirmekle mükellefiz.

Kanserden daha büyük dert olan, adaletsizliklere, kahpeliklere teslim olmadım ki kansere teslim olayım.

Her ne kadar belli mahfillerde 'geberse de kurtulsak' gibi temennilerde bulunanlar, temenilerini bana dolaylı yoldan duyurmayı başarsalar da aldırdığım yok.

Yukarıda söylediğim gibi Allah'ın dediği olur.

Sevenlerimizin duası, sevmeyenlerimizin nefretini boğacaktır.

Ben bundan eminim.

Onlar sadece beni değil bir nesli, bir sevdayı dert sahibi yaptılar,

işte bu yüzden beni öldürseler bile yazdıklarımı öldüremeyecekler,

destanlarıma gücü yetmeyecek onların...

Hakkı bırakıp güya devletten yana, (hatta hakiki devletten yana) tavır koyduğunu sanan Hızır Paşa’lar yaşamıyor,

lakin Pir Sultan yazdıklarıyla, söyledikleriyle bugün hala yaşıyor bunu akıllarından çıkarmasınlar.

Sadece üzüntüm;

Bu sene artık gidebilirim, oraya gelen ülküdaşlarımla kucaklaşırım dediğim Erciyes’e büyük ihtimalle gidemeyecek olmam.

Tedavim dolayısıyla bu arzum bu sene de olmayacak herhalde.

Ama ben biliyorum ki, ben gidemesem de, benim ülküdaşlarım Tekir Yaylası'nı boş bırakmaz, hiç bir faliyet yaptırmasalar bile orada buluşup, çimenin yüzüne oturup birbirleriyle fikirleşirler...

O yaylada Başbuğlu günlerimizi hayal etmek bile yeter onlara...

Gitseler de gitmeseler de gönlü orada olacak olan bütün gönüldaşlarıma selam olsun.

Ben iyiyim merak etmeyin.

Selam ve muhabbetle Efendim.

Ozan Arif

11 Temmuz 2018

Samsun