İmamlar Mahallesi’ndeki Mehmet Tutkun’a ait ahıra, geçen 8 Temmuz’da saat 01.00 sıralarında, Mikail Abalı’nın kullandığı 54 HP 906 plakalı TIR çarptı. Çarpmanın etkisiyle çatısı çöken ahırın duvarının bir bölümü de yıkıldı. Ahırdaki 5 büyükbaş hayvan enkazın altında kaldı. İhbar üzerine olay yerine jandarma ve itfaiye ekipleri sevk edildi. İtfaiye ekipleri, molozların arasında sıkışan hayvanları kurtarmak için çalışma başlattı. Çalışma sırasında, itfaiye eri Tanju Uğur’ın üzerine moloz yığınları devrildi. Uğur, meslektaşları tarafından molozların altından kurtarıldı.

Sağlık ekipleri tarafından ambulansa alınan Uğur’un beline ortopedik korse takılması için üzerindeki kıyafet kesilmek istendi. Ancak itfaiye eri Uğur, acısını unutup, “Devletimin malı kesmeyin” diyerek, ayağa kaldırılıp, kıyafetinin çıkartılmasını istedi. Ancak sağlık ekipleri, Uğur’un ayağa kalkmasının tehlikeli olabileceğini belirterek üzerindeki kıyafeti kesmekte ısrarcı oldu. Ancak buna izin vermeyen Uğur, hastaneye gelindiğinde de üzerindeki kıyafeti kestirmedi. Bunun üzerine itfaiye çavuşu Halil Akın’dan yardım istendi. Hastaneye gelen Akın, “Senin sağlığından önemli değil. Bırak kıyafetleri kessinler” dedi. Bunun üzerine Uğur ikna olurken, çavuşunun izniyle üzerindeki kıyafet kesilerek çıkartıldı. Bellindeki kemikte ve kalça kemiğinde parçalı kırıklar bulunan itfaiye eri Tanju Uğur, tedaviye alındı.

YAŞADIĞI DEHŞET ANLARINI ANLATTI

TIR’ın çarpması sonucu yıkılan ahırdaki hayvanları kurtarmak isterken molozların üzerine yıkıldığını belirten Uğur, “Bilincim yerindeydi. Büyük korku yaşadım. El ve ayaklarımı hareket ettirebilmeme rağmen sırtımda büyük bir acı hissediyordum. Melektaşlarım beni molozların altından çıkardı” dedi.

‘DEVLETİMİ KÜLFET ALTINA SOKMAK İSTEMEDİM’

Kendisine müdahale etmek için kıyafetini kesmek isteyen sağlık personellerine direnmesiyle ilgili olarak ise Uğur, şunları söyledi:

“Kıyafetlerimi kestirmek istemedim, çünkü onları bana devletim verdi. Onları kestirip boş yere masraf edilmesini istemedim. 100-200 liralık ucuz malzeme değiller. Devletimi bu külfetin altına sokmak istemedim. ‘Ayağa kaldırın, çıkarayım’ dedim. Ancak amirlerim sağlığımı düşündükleri için kıyafetimin kesilmesine izin verdi. Bana, ‘Kıyafetler senden daha değerli değil’ dedi. O zaman itfaiyeciliğin bir meslek değil aile olmak olduğunu anladım” dedi.