CiddiGazete- İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin Ankara Atatürk Spor Salonu'nda düzenlenen 6. kuruluş yıl dönümü etkinliğine katıldı. "Demokratik Milli Yükseliş Beyannamesi"ni partililerle paylaşan Akşener'in gündeminde Gazze'deki İsrail ablukası, AKP'nin Filistin mitingi, 100. yıl kutlamaları ve iç politikadaki gelişmeler vardı.

Sahnede davul çalan Akşener'in konuşmasından satır başları şöyle:

MİTİNGE ZAMANLAMA ELEŞTİRİSİ

Bu da İmamoğlu oyunları Bu da İmamoğlu oyunları

- Türkiye'yi yönetenlere sesleniyorum, miting yapmak güzeldir, ona itirazım yok. Keşke bir hafta evvel, bir hafta sonra yapsaydınız, hepimizi çağırsaydınız. Türkiye, bir ve beraber olup sesini haykırsaydı. Bu ülkede bir tarafı ile bizi ABD'nin, İsrail'in yanında konumlandırmaya çalışan ahmaklar, bu ülkede sizin yönetiminizde Uygurları söylediğim, dünyayı harekete geçirdiğim ve geçirmeye devam ettiğim, onların sesi olduğum için Çin Büyükelçisi tarafından tehdit edilen tek kişi benim. Ne yaptınız bu ülkeyi yönetenler? Gökyüzüne baktınız, ıslık çaldınız. Yuh olsun.

- Bugün tekrar İsrail elçisi tarafından hakaretamiz bir söylemle karşılaşan tek lider benim. Cevabı, Dış İlişkiler Başkanımız tarafından misliyle verilmiştir. Bizim için vız gelir, tırıs gider. Ecel ne bir nefes evvel ne bir nefes sonradır. Nefesimiz bitecekse elbette Cenabıhak birilerini vesile kılacaktır. Ama buradan sesleniyorum, geleceğiniz varsa göreceğiniz de vardır.

"TÜRKİYE’DE DEMOKRASİ KRİZİ VAR"

- İyi Parti'yi, bundan tam 6 yıl önce yozlaşmış bir iktidarla, tükenmiş bir muhalefet arasına sıkıştırılan milletimize nefes aldırmak için kurduk. Millet Türkiye'deki siyasi anlayışın topyekun değişmesini istiyor. Türkiye'nin bugün içinde bulunduğu durum demokrasi krizidir.

- Yeni bir düzen kurulmadan da bu krizin aşılması mümkün değildir. Biz o yeni düzene giden yolu açıyoruz. Bu yeni yolun ilk adımı olarak aynı hataları tekrarlayarak yeni sonuçlar beklemenin beyhude olduğunun bilinciyle önümüzdeki seçimlere, hür ve müstakil olarak, tek başımıza giriyoruz. Birilerine kazandırmak ya da kaybettirmek için değil.

"CUMHURİYET’E SAHİP ÇIKABİLİYOR MUYUZ?"

- 100 yıl önce bin bir zorlukla kurulan Cumhuriyet'imizi ve değerlerini yaşatabiliyor muyuz? Türk siyasetinin içinde bulunduğu mevcut durumda Cumhuriyet'e, gerçekten sahip çıkıyor muyuz? Maalesef hayır. Bir taraf, Cumhuriyet'e karşı, acayip bir alerji duyuyor. 29 Ekim'in kutlanmasından bile rahatsız oluyor.

- Cumhuriyet'imizi ellerini, kollarını bağlayan bir pranga, aşmaları gereken bir engel olarak görüyor. Bu yüzden "narkoz odası, devre arası" olarak nitelendirip her fırsatta nefretini dışa vuruyor. Hatta Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ümüzün olmadığı bir Cumhuriyet resmi çizecek, alternatif bir Cumhuriyet hikayesi yazacak kadar da yoldan çıkıyor.

"CUMHURİYET'İ BİR PARTİ DEĞİL MİLLET KURDU"

- Diğer taraf ise Cumhuriyet'e ve değerlerine sadakat duygusuyla değil, sahiplik hissiyle hareket ediyor.

- Cumhuriyet'i kendi tapulu mülkü gibi görüyor. Her cümlesine "Cumhuriyet'i biz kurduk." diyerek başlayıp, şahsi hırslarına, çıkarlarına ve hatalarına meşruiyet kazandırmak için Cumhuriyet'i kullanıyor.

- Cumhuriyet'i bir siyasi parti kurmamıştır. Cumhuriyet'i, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ümüzün liderliğinde topyekun olarak yüce Türk milleti kurmuştur.