CiddiGazete- CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, 29 Nisan’da Twitter hesabından yaptığı açıklamada, seçime 10 gün kala “pis işler”e girişileceğini belirterek sağduyu çağrısında bulunmuştu.

KILIÇDAROĞLU'NUN MESAJI

Kemal Kılıçdaroğlu, 1 Mayıs’ta yaptığı ve 'son uyarımdır' dediği açıklamada ise Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve ekibine seslenerek, “Son 10 güne 2 gün kaldı. Ben son uyarımı yapayım. Fahrettin Altun, Serhat ve ekip arkadaşları Çağatay ile Evren; anlaşmaya çalıştığınız dark web dünyası, sizi yabancı istihbaratın eline düşürür. Cambridge Analytica'cılık oynamak sizin kapasitenizi aşar çocuklar. Son uyarımdır!” ifadelerini kullandı.

FAHRETTİN ALTUN'UN CEVABI

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun da Kılıçdaroğlu’na Twitter hesabından cevap verdi. Altun mesajında şu ifadeleri kullandı:

“Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, ülkemizin stratejik iletişimi için gece gündüz demeden çalışan ve özellikle ülkemize dönük sistematik dezenformasyonla mücadelede büyük başarılar elde eden İletişim Başkanlığımızı, Başkan Yardımcılarım Çağatay ve Evren beyleri, Bilgi İşlem Daire Başkanım Serhat beyi, bir kez daha akıl ve izan dışı iftiralarla karalamaya çalışmış.

Esef duyduk.

Sn. Kılıçdaroğlu’nun tweetlerini yazan AJANS’ın iftira niteliğinde ifadelerle Türkiye Cumhuriyeti Devleti kamu görevlilerini açıktan hedef göstermekte bir beis görmemesi anlaşılabilir.

Ancak, demokrasiyi içine sindirmiş hiçbir siyasetçinin dedikodu ve iftira siyasetine tevessül etmesi, devletin kamu görevlilerini isim isim zikrederek hedef göstermesi kabul edilemez.

Sayın Kılıçdaroğlu,

Hatırlatmak isterim ki bu noktada sorumluluk, ülke dışından hizmet aldığınız AJANS’ınıza değil şahsınıza aittir.

Devletimizin ve milletimizin âli çıkarlarını gözetmek sadece iktidarın değil muhalefetin de sorumluluğundadır.

Ayrıca, dezenformasyonla mücadeleyi öncelik haline getiren İletişim Başkanlığımızdan Sn Kılıçdaroğlu’nun rahatsız olması doğru yolda olduğumuzun göstergesidir.

Kılıçdaroğlu’nun seçim kampanyasının başından sonuna kadar kurumumuzu hedef alması, çevresindeki “profesyonellerin” elinde bir strateji olmadığını, siyaset üretemediklerini ortaya koymaktadır.

Şunu da söylemezsek olmaz. Bu açıklamayı ne amaçla yaptığınızı, neyin önünü almaya çalıştığınızı çok iyi biliyoruz.

Demokrasiyi ve kamu çıkarını korumak, müzakere kültürünü güçlendirmek adına sosyal medyadaki trol ağlarını, köleleştirilmiş hesaplarla sosyal medyayı manipüle etme yöntemlerini boşa çıkarmaya devam edeceğiz.

Biz, milletimizin emrindeyiz.

Milletin iradesi bizim için kutsaldır.

Liderimiz, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a güveniyoruz.

Türkiye Yüzyılı ideali için çalışıyoruz.

Demokrasinin en büyük düşmanlarından biri olarak gördüğümüz dezenformasyonla mücadele ediyor, ulusal ve uluslararası kamuoyunu doğru, hızlı ve şeffaf bir şekilde bilgilendiriyoruz.

Sorumluluk bilinciyle milletimize hizmet etmeye devam edeceğiz.

Takdir yüce milletimizindir.”

SİBER SEÇİM MÜDAHALELERİ

Gazeteci Murat Yetkin, üst düzey bir CHP kaynağının Kılıçdaroğlu’nun “son on gün” ve “Cambridge Analytica” ile kastedilen siber seçim müdahalelerinin arkasındaki önemli istihbarat bilgilerinin bulunduğunu YetkinReport’a açıkladığını yazdı. Yetkin’in yazısı şöyle:

“Bu iddiadaki hesaba göre Erdoğan’ın Kılıçdaroğlu’na yönelik “son on gün” kampanyası 3 Mayıs ya da 4 Mayıs’ta, yani yarın ya da ertesi gün başlatılacak; seçim 14 Mayıs’ta.

Bir süre önce CHP Genel Merkezine gelmeye başlayan bilgiler ise şöyle:

• Gelen istihbarat bilgilerine göre Erdoğan, İletişim Başkanlığı üzerinden Kılıçdaroğlu’nun seçim kampanyasını yıpratmak amacıyla “deep fake” ve “Cambridge Analytica” benzeri sistemleri birlikte kullanarak “sahte video ve ses kayıtları” üretmek için düğmeye bastı. (Bu kavramların ne demek olduğuna birazdan değineceğim.)

• Bu amaçla bazısı “dark web” üzerinden, yurtdışından çok sayıda “hacker” kiralandı. Muhalefete yönelik “DDoS” saldırılarıyla eleştirel ve muhalif sitelerin engellenmesi, iktidar yanlılarının da öne çıkarılması kampanyası hazırlandı.

• Kampanyanın asıl hedefiyse Kılıçdaroğlu: amaç Kılıçdaroğlu’nu Erdoğan’ın seçim kampanyasında kullanabileceği kişilerle görüşmüş, söylemediği şeyleri söylemiş gibi ses ve görüntü kayıtları üretip bunları hedef internet kullanıcılarına göndererek seçim sonuçlarına müdahale etmek.

BELDEN AŞAĞI VURUŞ HAZIRLIĞI

CHP’deki istihbarata göre seçime bir hafta, on gün kala devreye alınacak Kılıçdaroğlu’nu karalama kampanyasının özellikle üzerinde durulan hedef zaman dilimiyse ABD seyahati.

Burada önemli olan iddianın ortaya atılması kadar iddianın yayılması için gerekli siber altyapının hazırlanması. Yapay zekâ kullanımı alanındaki gelişmeler bu tür sahte üretimleri kolaylaştırıyor. Ve bu yolla, bazı bilişimcilerin “derin sahtekârlık” olarak Türkçeleştirdiği “deep fake” yöntemleriyle üretilmiş bu ses ve görüntülerin muhalif seçmeni Cumhur İttifakına oy vermese de sandığa gidip Millet ittifakı adayı için oy kullanmaktan caydırmak.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Onursal Adıgüzel geçtiğimiz yıl Bilgi teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun (BTK) internet abonelerinin vatandaşlık numarasından hangi saatte hangi siteyi izlediğine dek bütün kişisel verilerini toplamaya başladığını, bunun da “Cumhuriyet tarihinin en büyük fişleme” operasyonu olduğunu öne sürmüştü.

ABD’de Barack Obama’nın seçim kampanyası sırasında Afrika-Amerikan kullanıcıların izlediği sitelere özellikle Hillary Clinton’u adeta lokantaya bir Afrika-Amerikan müşteri girdiğinde yüzünü buruşturuyormuş gibi gösteren videolar “düşürülmüş”. Türkiye için hayal gücünüzü kullanabilirsiniz.

DEEP FAKE, DARK WEB VE İSTİHBARAT SERVİSLERİ

Deep fake yöntemleriyle “Görevimiz tehlike” filmlerinde olduğu gibi hedef kişiye, istenilen arka planda hiç söylemediği şeyleri söylemiş, görüşmediği kişilerle görüşmüş gösterilebiliyor. Bunun somut örneğini, Rus siber savaşçıların Ukrayna savaşının başında Volodimir Zelenski’ye “Savaşmayacağız” dedirten videosunu yaydıklarında gördük.

Geçenlerde emekli MİT Müsteşarı Sönmez Köksal, YetkinReport’ta Rus istihbaratının ABD seçimleri dahil çoğu NATO üyesi ülkenin siyasi hayatına müdahale edişi üzerinden 14 Mayıs seçimlerine -sadece Rus da değil- yabancı istihbarat servislerinin muhtemel müdahalesine dikkat çeken bir yazı yazdı; bu bağlantıdan okuyabilirsiniz. Bu yazının yayınlanmasının üzerinden bir hafta geçmeden bir Amerikan mahkemesi, savcılığın iki Amerikan ve iki Rus vatandaşını 2020 seçimlerini etkilemek için komplo kurmak suçladığı iddianameyi kabul etti.

Cambridge Analytica yöntemleri burada devreye giriyor. İngiltere merkezli bu şirketin 50 milyon Facebook kullanıcısının kişisel verilerini kullanarak ABD seçimleri ve İngiltere’nin Avrupa Birliğinden çıkması için Brexit referandumu dahil pek çok siyasi ve ticari yönlendirme yaptığı mahkemelere yansımış bulunuyor.

AMAÇ 14 MAYIS'A MÜDAHALE Mİ?

Bu iddialar ortaya saçıldıkça insanın aklına ister istemez İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun 14 Mayıs seçimlerini Kılıçdaroğlu’nun kazanmasını “siyasi darbe” sayması geliyor. Kılıçdaroğlu’nun Kayseri’de “son on günde pis işlerden” söz etmesi Soylu’nun 28 Nisan’daki bu sözlerinden bir gün sonradır.

Kılıçdaroğlu’nun bununla yetinmeyip 1 Mayıs’ta son on gün uyarısını tekrarlarken “dark web” ve Cambridge Analytica’dan söz etmesi CHP’ye gelen istihbaratı ciddiye aldığını gösteriyor.

Diğerlerine az çok değindik; “dark web” yani “internetin karanlık tarafı” ve “DDoS”kavramlarına da değinmek lazım.

“Dark web” sadece bilgisayar korsanları değil, her türlü suç örgütü tarafından da kullanılan, özel kodlarla girilip hiçbir koruma ve güvence vermeyen, adı üstünde “karanlık” internet. Buraya girenlerin kiralık katil de bulabildiği söyleniyor, DDoS paketleri satın alabildiği de. DDoS, Dağıtılmış Hizmet Reddi anlamına geliyor; hedef alınan internet sitesine girişiniz reddediliyor, site engelleniyor. Geçen yıl bazı bankaların internet sayfalarına yapıldığı türden saldırılar.

SEÇİM GECESİNE DİKKAT

Seçime bugün on iki gün kaldı. İddia edilen türden siber seçim kampanyaları sadece muhalefetin adayı Kılıçdaroğlu’nu karalama amaçlı değil, 14 Mayıs seçimlerinde oy kullanma ve sayımına yönelik olarak da kullanılabilir. Nitekim CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek’in İçişleri Bakanlığının Yüksek Seçim Kuruluna “paralel” bir seçim takip yapısı kurmak istediği iddiası bu kuşkuları güçlendiriyor.

Seçim sahtekârlıklarına karşı uyanık olup oylarımıza sahip çıkmak artık vatandaşlık görevine dönüştü. Gözlemcilerin sandık tutanaklarına ıslak imzalar atılıp fotoğrafları çekilmeden sandık başından ayrılmaması seçimin teminatına dönüşüyor.”