CiddiGazete- Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, grup toplantısında yaptığı konuşmada Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ı hedef alarak, "Son günlerde yaşanan Suriyeli sığınmacı tartışması kirli planın bir parçası. İrapta mahalli olmayan istihbaratçı artığı siyasetçilerin bu konudaki çırpınışlarının sebebini anlıyoruz. Onların mesleği, vazifesi, görev emri bu" ifadelerini kullandı.

HEM İKTİDARA HEM MUHALEFETE YÜKLENDİ

Erdoğan'ın sözlerine cevap veren Ümit Özdağ, muhalefeti de eleştirerek şöyle dedi:

- Saray rejimi bir yandan, sarı muhalefet diğer yandan birlikte Zafer Partisi'ne en ağır şekilde saldırıyorlar. Kılıçdaroğlu, Zafer Partisi'ni sarayın psikolojik harekatçısı olmakla suçluyor. Erdoğan, Zafer Partisi'ne istihbaratçı artığı diye saldırıyor.

- Kılıçdaroğlu da sitem ediyor. 'Sen bu Zafer Partisi'ne neden uyup da Suriyeliler meselesini gündeme getiriyorsun' diye. Aslında olan şu. Zafer Partisi 8 ay önce kuruldu. Erdoğan ile Kılıçdaroğlu arasındaki kayıkçı kavgası bozuldu.

- Çünkü Zafer Partisi, iktidarıyla, muhalefetiyle mevcut sistem partileri dışında Türk milletinin iradesini Türk siyasetine taşıdı.

- Türkiye'de 10 milyonu aşan sığınmacı ve kaçakla, dünyanın göçmen kampı haline gelmesine, Erdoğan ve Erdoğan'ın getirdiği milyonlara ses çıkarmayıp, onlara vatandaşlık vereceğiz diyen Kılıçdaroğlu'nun oyununu bozdu Zafer Partisi.

- Zafer Partisi'nin muhalefeti sadece saray rejimine değil, iktidarı ve muhalefetiyle birlikte mevcut sistemedir.

- Zafer Partisi ne beşli çeteyle iş yapar ne de sarı muhalefet gibi beşli çeteyle daha iktidara gelmeden holdinglerini ziyaret edip, kucaklaşıp, gelecekteki yağmalarının planları üzerine çalışır.

ERDOĞAN'A ÇAĞRI

"Enişten mi duydun" diye soran Ümit Özdağ'ın konuşmasından satır başları şöyle:

- Erdoğan "istihbaratçı artığı" demiş bana. Enişten mi söyledi? Eniştenden mi duydun?

- Ben istihbaratçı değilim. Ancak senin devlet yönettiğini zannedip, FETÖ'cü istihbaratçı artıklarıyla, Tuncay Güney ile Ergenekon davasını oluşturduğunu, Şemdin Sakık gibi bir asker katiliyle Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un tutuklandığını, devletin harem-i ismeti olan özel kuvvetler komutanlığının arşivini FETÖ'cü yargıçlara teslim ettiğini biliyorum.

- Sayın Erdoğan; 20 seneden bu yana Türk devletinin bütün bilgileri, dosyaları, dinlemeleri senin elinde. Benimle ilgili olanlar da... Hadi al onları gel, televizyonda tartışalım. Ama biz televizyonda tartışmadan önce, rahmetli Erbakan hocanın hala kayıtlarda duran iddialarına bir cevap ver kendinle ilgili.

- Bana bugünkü konuşmanda "değersiz" demişsin.

"SEN TÜRK OLAN HİÇBİR ŞEYE DEĞER VERMİYORSUN"

-Tabi ben senin için değersiz olacağım. Ben Suriyeli değilim. Ben Türk milletine değer vermediğini biliyorum. Sen Türk olan hiçbir şeye değer vermiyorsun.

- 300 bin Türk geldi Bulgaristan'dan, onlara karşı çıktın. 7.7 milyon Suriyeli'ye 100 milyar dolar harcadın. Onlara çok değer verirsin.

- İstihbaratçı değilim ama ben iyi bir bilim adamıyım.

- Senin bütün hayatın boyunca tek bir kitabı başından sonuna kadar okumadığını tahmin ediyorum. Ama benim kitaplarımı üst üste koysak, senin uzun boyunu aşıyor.

"BEN GÖREV EMRİMİ ATATÜRK'TEN ALDIM"

- Bir de benim görev emrimi yerime getirdiğimi söylemişsin.

- Konuşman içindeki tek doğru bu.

- Benim bir görev emrim var.

- Ben bu görev emrimi, senin politik yaşamındaki en büyük düşmanın olan, ismini yüzlerce tesisten sildiğin, milletin hafızası ve kalbinden çıkarmak için mücadele ettiğin Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ten aldım.

"SENİNLE BİRLİKTE SURİYELİLER DE GİDECEK"

- 2023 bir final değil, bir başlangıçtır demişsin.

- Bak burada yanılıyorsun.

- Bu senin için bir final ama Türk milleti için Cumhuriyet'in ikinci yüzyılı anlamında bir başlangıç olacak.

- Sen gideceksin.

- Seninle birlikte Suriyeliler de gidecek.