ABD, İran'ın gölgesi yapmaya çalıştığı Yemen'de, Lübnan'da, Irak ve Suriye'deki “vekalet savaşının” sorumlusu, bölgedeki ve ülkedeki en kirli ilişkilerini yöneten General Kasım Süleymani'yi öldürdü.

Bu olay meydana gelmeden önce, İran'da kaynamalar başlamıştı. Bunda hiç şüphesiz ki, İran'ın gölgesi yapmaya çalıştığı ülkelere akıttığı kaynaklardan, halkının rahatsızlığının yanı sıra, ambargolardan kurtulmak, nükleer silaha sahip olmak, eskiyen sanayisini yenilemek ve güçlendirmek istemesi ve bunun için de Çin'le anlaşmalar yapmasıydı.

Süleymani'nin ölümünü lehine çevirmek, insanlarını rejimin etrafında kenetlemek ve dünyaya mesaj vermek için, İran devleti günler süren cenaze töreni düzenledi, törenlerde insanlar feci şekilde öldü.

Ülkede gerek Devrim Muhafızları'nın, gerekse yönetimin en üst düzeyince intikam yeminleri edildi. Herkes İran'ın vereceği tepkinin büyüklüğünü merak ediyor, olası bir savaşa sebep olacak mı diye beklerken, İran, “intikam” için Irak'ta Amerikan askerlerinin konuşlandığı iki ayrı üsse füze saldırısı düzenlendi.

Sadece Amerikalıların değil, üsteki Norveç ve Kanada askerlerinin de, Iraklılar'ın da burnu kanamadı! Bu konuda önceden İran'ın, İrak hükümeti vasıtasıyla ABD yönetimini haberdar ettiği yönünde algı operasyonları yapıldı.

Olan, yolcularının yüzde 90'ı İranlı olan Ukrayna sivil havayolu uçağına oldu. İran'ın Ukrayna'ya ait sivil uçağı düşürmesiyle 176 kişi öldü. Bunun insan hatasından kaynaklandığı ileri sürülerek, en yetkili ağızlardan özür beyan edildi.

Yıllardan beri savaşan bir ülkenin, böylesine sıcak bir ortamda bu hatayı yapması tuhaf kaçtı.

Bu olaylarda "acaba" dedirten tuhaflıklar var. Süleymani gibi önemli bir figürün korunması konusunda gerekli tedbirlerin alınmamış olması veya bu konudaki zaafiyetin olması akla tuhaf şeyler getiriyor.

Devletler sahadaki tetikçilerini ve kurmaylarını harcamaya başladıkları noktada bilin ki o devlet içinde ciddi kırılımlar/dönüşümler başlamıştır.

Bekleyip göreceğiz.

Şii siyasal İslam'ın kalesi olan İran'da bu olaylardan sonra kaynama başladı. Başkent Tahran, sokaklarında başlayan ve ülkenin tamamına yayılma eğiliminde ki bu pretostaların sonucunu kestirmek zor.

1980'lerden bu güne baskıcı, zorlayıcı ve kayırmacı bir yönetim tarzıyla yönetilen halk yorulmuş bir vaziyette.

Dışarıdan manipüle edilecek halk yığınları yönetime ne kadar sadık kalacağını gelişecek olaylar gösterecek.

Şunu ifade etmek isteriz ki; Süleymani'nin öldürülmesi olayı İran'ı, bölge ülkelerini ve ABD'yi çok yoracaktır.

Sadece yormayacak, çok büyük kırılmalara ve değişimlere de sebep olacağı aşikârdır.