Değerli dostlar;

Gelin bugün, Büyük Türk Milleti’nin yeniden doğuşuna gidelim...

“Ya istiklal, ya ölüm” diyerek yola çıkanları rahmetle analım...

Tarihin yeni baştan yazıldığı bir ana, Büyük Taarruz’a gidelim...

Kocatepe’ye çıkalım nefes nefese...

Afyon Ovası’na şöyle bir bakalım gözlerimiz bazen buğulu, bazen gururla yanağımıza doğru süzülen yaşları silerek...

Hatırlayalım; çok gerilere gitmeden 1919’dan itibaren Türk yurdunu işgale kalkışan Yunan ve içimizdeki Rum, Ermeni keferelerinin mezalimini...

Kocatepe’den bakalım bakalım; neler göreceğiz?..

Ama önce;

Eeeyyy Türk Milleti’nin evlatları;

Şimdi şu aşağıda anlatacaklarımı, noktasına virgülüne varıncaya kadar, yazı uzun da olsa iyi okuyun...

Okuyun da bu toprakların nasıl Türk yurdu olarak kaldığını, vatan için, bayrak için, din için, ezan için, millet için, Türklük için kimlerin nasıl mücadele ettiğini anlayın...

İyi bakın Kocatepe’den Afyon Ovası’na;

Bu topraklar; şu günlerde yine kaşınan kafir Yunan, İngiliz, Fransız ve içimizdeki hainlerin işgalinden nasıl kurtarılmış...

İyi bakın Kocatepe’den Afyon Ovası’na;

İzmir'den başlayarak taaa ki Polatlı’ya kadar işgal ettiği her köyü kasabayı, şehri yakan, yıkan; kadınlara, kızlara tecavüz eden, çocukları süngü uçlarına takarak ateşte kızartan Yunan mezaliminden nasıl kurtarılmış…

İyi bakın Kocatepe’den Afyon Ovası’na;

13 yaşında defalarca tecavüz edildikten sonra ağzında bomba patlatılarak parçalanan Hayriye’yi göreceksiniz...

İyi bakın Kocatepe’den Afyon Ovası’na;

Boğazlanan öğrenci İhsan’ı, parçalanan Sütçü Ahmet’i göreceksiniz...

Karakollarda boğazlanan polislerimizi, kuyuya atılanları, dilim dilim doğranan Türk çocuklarını göreceksiniz...

İyi bakın Kocatepe’den Afyon Ovası’na;

Eşlerinin yanında kadınlara, kızlara tecavüz edilip öldürülenleri...

İşkence edildikten sonra kafası kesilen Çoban Süleyman’ı hatırlayın gözleriniz dolarak...

İyi bakın Kocatepe’den Afyon Ovası’na;

Memeleri kesilen kızları, vücutları delik deşik edilen kadınları, kurşuna dizilen yaşlı genç erkekleri...

Kazığa geçirilen bebekleri, çocukları, gençleri...

Namusu kirlenmesin diye canına kıyan kızları...

Balta ile parça parça edilenleri...

Asılanları...

Yakılanları...

Kafası kesilenleri...

Soyundurup Yunan askerlerinin ortasında oynamaya zorlanan kızlarımızı göreceksiniz...

İyi bakın Kocatepe’den Afyon Ovası’na;

Kafir Yunan ve içimizdeki Rum-Ermeni işbirlikçilerinin Anadolu topraklarındaki mezalimini göreceksiniz...

İyi bakın Kocatepe’den Afyon Ovası’na;

Mağrur bir eda ile Türk kanı içmeye gelen ve işgal ettikleri Anadolu topraklarını dolaşan Yunan kralı Konstantin’i ve Anadolu’daki mezalimin baş sorumlusu kefere Yunan başkomutan Hacıanesti’yi göreceksiniz...

İyi bakın Kocatepe’den Afyon Ovası’na;

Allah Allah nidalarıyla düşmana saldıran...

Can veren...

Kan veren...

Bu topraklar için şehit olan vatan evlatlarını göreceksiniz...

İyi bakın Kocatepe’den Afyon Ovası’na;

Türk Milleti’nin kaderini tayin eden Gazi Mustafa Kemal Paşa’yı göreceksiniz...

İsmet İnönü’yü, Fevzi Çakmak’ı, Sakallı Nurettin Paşa’yı, Fahrettin Altay Paşa’yı, Albay Reşat’ı, Albay Şefik’i, Yüzbaşı Şeref’i göreceksiniz...

İyi bakın Kocatepe’den Afyon Ovası’na;

Kafir Yunan’a kan kusturan İpsiz Recep’i, Parti Pehlivan’ı, Kara Fatma’yı, Gördesli Makbule’yi, Nezahat Onbaşı’yı, Yörük Ali’yi, Yakup Çavuş’u veeeeee daha nice nice kahramanları göreceksiniz...

İyi bakın Kocatepe’den Afyon Ovası’na;

Büyük Türk Milleti’nin yeniden doğuşunu, dirilişini, dimdik ayağa kalkışını göreceksiniz...

İyi bakın Kocatepe’den Afyon Ovası’na;

Orduları yok edilmiş, kendileri kapana kısılmış fareler gibi yakalanıp esir olmuş Yunan Başkomutanı general Trikopis ve diğer Yunan generallerin Başbuğ’un önünde el pençe divan durduklarını göreceksiniz...

İyi bakın Kocatepe’den Afyon Ovası’na;

İzmir’de, Manisa’da, Bursa’da, Uşak’ta, Afyon’da, Aydın’da, Bilecik’te Kütahya’da, Eskişehir’de, Balıkesir'de, Sakarya’da, İzmit’te, Batı Trakya’da Türklere her türlü vahşeti yapan Yunan kafirlerinin yine İzmir’de denize döküldüklerini, lağım fareleri gibi kaçıştıklarını göreceksiniz...

İyi bakın iyi...

İyi bakın Kocatepe'den Afyon Ovası'na;

İçimizdeki Rum ve Yunan artıklarının yıllardır kin ve nefretle andığı, kendilerini tecavüzden kurtaran, vatan bırakan adama söven devşirmelere rağmen Atasını yüreğinden söküp atamadığınız Mustafa Kemal'in askerlerini göreceksiniz...

Büyük Türk Milleti’nin değerli evlatları;

Gelin şimdi de 26 Ağustos 1922’yi hatırlayalım Kocatepe’den Afyon Ovası’na bakarken…

“Ya istiklal, ya ölüm...” diyerek yola çıkan başkomutan Gazi Mustafa Kemal’in büyük zaferi işaret eden “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri” diye haykırışına şahitlik edelim...

Veeee;

Kocatepe’den Afyon Ovası’na bakarken, o tarihi fotoğrafı, bu toprakların vatan olarak tescillendiği gurur abidesi o ana şahitlik edelim...

26 Ağustos 1922’deki o kutlu yürüyüşü, Başbuğ Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın yaveri Muzaffer Kılıç’ın anlatımıyla sanki o anı yaşıyormuş gibi gözlerimizde canlandıralım;

“Başkomutan çadırdan çıktı.

Ortalık zifiri karanlıktı...

Kocatepe'ye çıkmaya başladı. Öne doğru fazlaca eğilerek yürüyordu. Arazi ârızalı olduğu için, ağır ağır ilerliyordu. Nihayet zirveye erişti. Başkumandan karanlıklara nüfuz eden bakışlarıyla ileriye bakarak; “Ya Rabbi! Sen Türk ordusunu muzaffer et! Türklüğün ve Müslümanlığın düşman ayakları altında, esaret zincirinde kalmasına müsaade etme!..” diye Allah’a yalvarıyordu…”

Veee tarihi anın fotoğrafına geldi sıra…

Başbuğun fotoğrafçısı Etem Tem’in anlatımıyla dünyaya meydan okuyan o gurur abidesi ana şahitlik edelim şimdi de;

“O sabah Kocatepe’de bulunuyorduk. Taarruz, şafak vakti saat beşte başlamıştı. Mustafa Kemal Paşa, günler ve geceler süren yorgunluğuna rağmen ayakta, vaziyeti adım adım takip ediyor, direktifler veriyordu. Bir ara kumandanlardan ayrıldı. Tek başına, kayalıklar arasında dalgın ve düşünceli dolaşmaya başladı. Zaman zaman sahra dürbünleriyle düşman cephesine bakıyordu... Bir aralık o kayalık tepenin ucuna geldi. Hafifçe eğilmişti. Başparmağı dudaklarının arasındaydı... Hemen objektifimi çevirdim, adeta nefes almayacak kadar bir sessizlik içinde deklanşöre bastım, resmini çektim. Saat 11’di...”

Nazım Hikmet de çok güzel anlatır dizelerinde Kocatepe’deki Başbuğ Gazi Mustafa Kemal Paşa’yı;

“Şayak kalpaklı adam

nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden

güzel, rahat günlere inanıyordu

ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında

birdenbire beş adım sağında onu gördü.

Paşalar onun arkasındaydılar.

O, saati sordu.

Paşalar: "Üç" dediler,

Sarışın bir kurda benziyordu.

Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.

Yürüdü uçurumun başına kadar,

eğildi, durdu.

Bıraksalar

İnce, uzun bacakları üstünde yaylanarak

ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak

Kocatepe'den Afyon Ovası’na atlayacaktı...”

Eveeet değerli dostlar;

Başbuğ Atatürk, 26 Ağustos 1922 için şöyle der;

“Besbellidir ki yeni Türk devletinin, genç Türk Cumhuriyeti'nin temeli burada sağlamlaştırıldı, ölümsüz yaşayışı burada taçlandırıldı. Bu alanda akan Türk kanları, bu göklerde uçuşan şehit ruhları, devletimizin, cumhuriyetimizin ölümsüz koruyucularıdır...”

Binlerce selam olsun Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e ve silah arkadaşlarına...

Binlerce selam olsun, Allah için, vatan için, millet için, bayrak için, namus için şehadet şerbetini içenlere...

Binlerce selam olsun, bu toprakları vatan yapan Türk evlatlarına...

Binlerce selam olsun, şanlı Türk tarihine, şerefle eklenen Zafer Bayramı’nı anlayan, idrak eden ve kutlayanlara...

Veeeeee;

Binlerce selam olsun, NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE...