İyi Parti çalkalanıyor. Konular ve sorunlar malum. Ancak dikkat çeken bir şey var. Bu tartışmalar en baştan beri var olanlar ya da sonradan partiye dahil olanlar şeklinde yürütülüyor. Tabi bu da kendi içinde Ülkücü Hareketten gelenler ve dışarıdan gelenler diye ayrılmış oluyor.

Oysa bu şekilde tartışma ve sorun, olması gereken minvalden uzaklaşıyor. Dostlarımızın gözünden kaçan şu ki parti yönetimi bu meseleye en baştan gelenler, sonra gelenler veya Ülkücü Hareket’ten gelenler ya da dışarıdan gelenler şeklinde bakmıyor.

Parti yönetiminin bakış açısı şu: Gerektiğinde ortaya bir tavır koyabilenler ya da bu tavrı koymaktan imtina edenler. Yani üst yönetim, emirlere mutlak itaat eden bir alt yönetim istiyor. Sorgulayan insanları partide tutmak istemiyor.

Peki işler bu noktaya nasıl geldi? Çok basit. Sarı öküz en baştan teslim edildi. Herkesin hocası kandırıldı, herkesin başkanı yarı yolda bırakıldı. Tam o günlerde başlar kuma gömüldü.

Hoca yoksa biz yokuz, başkan yoksa biz yokuz denilebilseydi yani toplu bir tavır en baştan gösterilebilseydi işler bu noktaya gelmezdi.

Bütün bunların dışında bir soru: Sahi bu kadar dostumuz MHP’den neden ayrılmıştı? Parti içi demokrasi yok diye mi?