Din tüccarlarının en çok kullandığı araç rüyalardır. Henüz "Allah ile konuştum" diyeni görmedim ama Peygamberle, dört halife ile konuşanlar düzinelerce.

Necip Fazıl, Tahir-ül Mevleviye dayanarak İskilipli Atıf'ın bir rüyasını anlatır:

İskilipli Atıf rüyasında peygamberimizi görür:

"Savunma yazmakla ne uğraşıyorsun Atıf, bırak o işleri!.. Benim yanıma geleceksin. Yoksa istemiyor musun burayı?.."

İskilipli Atıf hemen savunma yazmayı bırakır, mahkemeye çıkıp "Peygamberimizin yanına gidiyorum, savunma yapmayacağım" der.

İlahi Necip Fazıl, senin yalanın batsın emi!.. Tahirül Mevlevi İskilipli ile aynı koğuşta hiçbir zaman kalmadı. İkincisi de İskilipli Atıf mahkemede uzun uzun savunma yaptı. Yani Peygamberin yanına gitmek istemiyordu.

★★★

Şimdi de Mahmut Ustaosmanoğlu'nun rüyasını sunalım:

"Ruhul furkan Tefsirini yazmayı bize Resulullah emretti. Ruhul furkan tefsirinde yazılanların her biri önce resulullaha arz ediliyor, sonra yazılıyor." [Mahmut Efendi Hazretlerinden duyulan hikmetli Sözler, sayfa 84, Ahıska yayınevi]

Peki bu Şeyh Efendi yazdıklarını nerede Peygambere arzedip onayını alıyor?.. Tabii ki rüyada, rüyada...

Siz, biz, hepimiz gördüğümüz rüyaları uyandığımızda unutuyoruz. Bu şeyh efendi tuğla kalınlığındaki Kuran tefsirini nasıl unutmayıp aklında tutuyor?..

★★★

Hep hocalar, şeyhler rüya görecek değil ya... Rüya görme modasına Osman Yüksel Serdengeçti de uyuyor. Ama Osman Yüksel daha alçak gönüllü, o rüyasında Hz. Muhammedi değil Said-i Kürdi'yi görüyor. Kürt Sait Osman Yüksel için çok ama çok önemli. Bu önemli rüyayı Serdengeçti bakın nasıl ballandırarak yazmış:

"O gece bir rüya görüyorum: Geniş yeşil bir meydan. Meydanda binlerce, on binlerce insan. Bu insanlar hem genişliğine, hem derinliğine meydana yayılmışlar. Omuz omuza göklere kadar yükselmişler. O onun omzuna basmış, o onun omzuna... Böylece bu muazzam insan yığınından adetâ koskoca bir dağ meydana gelmiş... Bu insanların en yükseğinde de Said Nursî Hazretleri... Sanki minarenin alemi gibi... Sanki kâinata Allah'ın varlığını, birliğini işaret eder gibi, bir heybetle duruyor. Ben karşıdayım. Beni gördü. Gülümseyerek iki eliyle selâm verdi. Selâmını aldım. Başı göklere değiyordu. Saçları rüzgârlara karışmıştı. Bütün insanlar ayaklarının altında idi... Omuz omuza vererek onun dünyadaki mesnetleri haline gelmişlerdi. Rüyada heyecanlanmışım, uyanıverdim."

Son zamanlarda bazı safdirik arkadaşlar Osman Yüksel'i ultra Turancı yapıyorlar. Kürt Sait ile Turan'a gitmek de çok ilginç olurdu hele ki yanına Ebussud Efendi'yi de alırsak değme keyfimize.

★★★

Hep onlar rüya görecek değil ya... Bu yazıyı yazdıktan sonra ben de bir rüya gördüm. Bir melek rüyamda bana şöyle dedi:

"Din Tüccarlarının Rüyaları yazını paylaşanlara Kevser Irmağı kenarında bir köşk, erkeklere 72 adet huri, kadınlara 41 adet gılman verilecektir."

★★★

AMORİUM'UN 42 AZİZİ VE EMİRDAĞ

Yesevi dergahının dervişlerince Türkleştirilen Anadolu yeniden Haçlılaştırıyor. Bunun için de AB fonları kullanılıyor. AB'nin özel ilgi gösterdiği yerlerden birisi de Emirdağ ilçe merkezine 13 km mesafedeki antik Amorium kentidir. Özel ilginin nedeni şudur:

838'de Abbasi Halifesi Mutassım'ın ordularınca şehir yakılıp yıkılır. 1500 kadar esir alınır ve Irak'ın Samarra şehrine götürülür. İslam dinine girenler affedilir, girmeyen 42 kişi 845 tarihinde idam edilir.

Ortodoks Hristiyanlar literatürüne "Amorium'un 42 Azizi" olarak geçen bu olay dolayısıyla Amorium çok önemsenir.

Benim saf Emirdağlıma da şunu propaganda ediyorlar: "Amorium kültürünü canlandıralım, ilçenize turist gelecek, zengin olacaksınız."

Peki bu propagandayı yiyen Emirdağlılar var mı?.. Hem de aramadığın kadar... Bu propagandayı yiyenlere afiyet olmasın, boğazlarına dursun!..

★★★

Seçimlerden sonra belediye tabelalarında T.C., Türk Bayrağı, Atatürk yeniden yerini almaya başladı.

Sahi!.. Ülkemiz ne zaman işgal edilmişti?.. Bu T.C.'leri kim indirmişti?.. "Türk milletinin sigortası" olarak rol kesenler neredeydi o zaman?..

Darısı diğer kamu binalarının başına!..

Bekleyin!.. Az kaldı!.. O günlerde gelecek!..

★★★

İSKİLİPLİ ATIF, ŞAPKA GİYMEDİĞİ İÇİN Mİ İDAM EDİLDİ?

Bir insan çok yalan yazınca (ya da söyleyince) bazen aklı karışır; nerede, ne zaman hangi yalanı söylediğini unutur.

Necip Fazıl da İskilipli Atıf'ın şapka giymediği için asıldığını yazar, yazar, yazar... Herkes de bunun doğru olduğuna inanır. Öyle ya, Necip Fazıl gibi bir adam yalan yazar mı?..

Son Devrin Din Mazlumları sh. 96'da NFK şunları yazar:

"Bugün Karadeniz vapuru ile İstanbul'a getirildim. İstiklal mahkemesi heyeti de bizimle beraber İstanbul'a geldi. Giresun'da vukua bulan bir hadisede kitap dolayısıyla beni alakadar zannettiler. Bilahare alakam olmadığı tebeyyün eyledi. Orada olan su-i zandan halas oldum."

Demek ki neymiş İskilipli Atıf'ın idam nedeni şapka giymemesi değilmiş, demek ki neymiş, İskilipli Atıf şapka risalesi bahane edilerek asılmamış? Peki İskilipli Atıf şapka devrimine muhalefetten beraat ettiyse hangi suçtan dolayı idam edildi?

Yani kendisi risaleyi şapka devriminden önce yazdığı için beraat etti, fakat risale şapka kanunundan sonra kışkırtıcı rol oynadığı için dağıtımı yasaklanmıştır. Bu noktayı iyi ayırt etmek lazım. Mahkeme kısaca "Seni bu kitabı devrimden önce yazdığın için affediyorum ama risaleni isyanlarda kışkırtıcı rol oynadığı için yasaklıyorum" demiştir.

Bu karara rağmen söz konusu risalenin dağıtıldığı ve şapka isyanlarında halkı kışkırttığı tespit edilince Ocak 1926'da Ankara İstiklal Mahkemesi'nde "şapka devrimine karşı halkın dini duygularını istismar ettiği" suçuyla yargılanmıştır. İskilipli'nin Ankara İstiklal Mahkemesi'nde yargılanmasının nedeni şapka değil "halkın dini duygularını istismar ederek isyana teşebbüs" suçudur.

Ayrıca Kurtuluş savaşı sırasında Kuvay-i Milliye karşıtı yayınladığı beyannamelerden dolayı da "vatana ihanet" suçundan yargılanıp idama mahkum edilmiştir. İki suçtan dolayı vatan haini suçuna çarptırılmıştır:

Kuvay-i Milliye karşıtı beyanname yayınlamak ve dini değerleri kullanarak halkı isyana teşvik etmek...

İskilipli Atıf'tan bir din mazlumu, bir kahraman yaratmanın asıl amacı Cumhuriyet'in kazanımlarını yok etmek ve itibarsızlaştırmaktır..