Harun Reşit bir vezirini yanına çağırır, "Yirmi seneden beri beraberiz. Ben bir insanım ve insanlar hatasız olamaz ama sen bu zaman zarfında bir defa olsun benim hatamı söylemediğin gibi her şeyimi tasdik ettin. Hiçbir hatamı görmedinse ahmaksın, görüp de söylemedinse hainsin." der ve işinden azleder.

Harun Reşit on milyon kilometrelik topraklara sahip bir devletin başındaydı. Yirmi yıldır devletin başında bulunan insana hatasını söylemiyorsan ya ahmaksın ya da hainsin. Çünkü hatasız insan olamaz. Belki bu durum avam için söz konusu olmayabilir ama yakınlarındaki kişiler için aynı şeyi söyleyemeyiz.

✭✭✭

Yapay gelişmekte olan ülke algısı... Bu algıyı bize yıllarca yutturdular.

1970 yılında elektriklenmiş köy sayısı % 7'ye ulaşmıştı, aradan geçen on dört yıl sonra 1984 yıllarında Başbakan Turgut Özal ülkenin tüm köylerine kadar elektrik getirdiğinde toplumda gelişiyoruz algısı yayılmaya başladı. Buna karşılık bu yıllarda tüm Avrupa ve Amerika'da elektrik üretimi ve dağıtımı tüm ülkede tamamlandığı gibi araba, uydu, renkli televizyon, bilgisayar, telli ve telsiz telefon gibi teknolojiler hızla gelişmekteydi. Teknolojiyi geriden takip etmekle gelişmekte olan ülke değil taklit eden ülke konumunda oluruz.

Gelişmekte olan ülke, dünyada birçok ülkede mevcut olan teknolojinin aynısına vakıf olabilen ülke değildir. Gelişmekte olan ülke, tüm dünyada var olan teknolojinin daha iyisini yapabilmiş ülkedir.

Televizyon 1923 yılında, John Logie Baird tarafından Birleşik Krallık'ın Hastings kasabasında icat edilmişti. İlk televizyon görüntüsü ise yine Baird tarafından 1926 yılında yayımlanmıştır. Motorola DynaTAC 8000X - 1983 ilk mobil el telefonu, tam ismi "Motorola DynaTAC 8000X Cep Telefonu Sistemi." Cep telefonu da bizim ülkemizde tam anlamıyla tüm halkın yaygın olarak kullanmaya başladığı zamanlar iki bin yıllarının başlarıydı ki bu yıllarda, "biz yine gelişiyoruz, gelişmekte olan ülkeyiz" algısı verilmeye çalışılıyordu. Oysa gelişmekte olmak demek teknolojiyi yirmi yıl geriden takip etmek değildir. Mevcut ortaya konmuş teknolojinin daha üstününü yapabilmek ve bunu piyasa sürmektir. Dünya teknolojisi ile rekabet edebilmektir... Yirmi otuz yıl önceki teknolojiyi ülkeye getirip gelişmekte olan ülkeyiz algısı verip insanları bu algıya yutturmayı birçok iktidar yaptı.

Rusya ve Çin bilgisayarlarda kullanılan Windows programını kabul etmeyip kendi yazılımını yapmıştı. İşte buna gelişmişlik denir. Bilgisayar programını yapan Windows firmasının çıkaracağı yeni sürümlerini ağzı açık beklemek gelişmişlik değildir. Bir Alman menşeli arabanın acaba bu yıl hangi özelliğini çıkaracak diye beklemek gelişmişlik değildir. Dünyaca kabul görmüş bir cep telefonu firmasının acaba bu yıl ki sürümüne hangi özelliğini katacak diye merakla beklemek gelişmişlik değildir. Gelişmişlik o arabayı, o cep telefonunu, o programı yapmakla kalmayıp artı bir özellik katıp o şekilde piyasaya sürmektir.

Ülkemizdeki bazı makine üreten fabrikaların gelişmiş ülkelerin teknolojisi ile rekabet edemeyeceği düşünüldüğünden ithal edilen makinelerden rekabet kurulu düzenlemesi ile yüksek vergiler alınmaktadır. Gelişmiş olan hiçbir ülkede bu şekilde bir yaptırım yoktur çünkü yaptıkları teknolojinin dünya genelinde rekabet edeceğine, kaliteli olduğuna inanmaktadırlar. Bundan yirmi yıl önceki teknoloji ile sunduğun arabanın dünya piyasasında rekabet edeceğini düşünüyorsan yanılıyorsun.

Yıllar önce yapılmış teknolojiyi önümüze sunup "işte biz de gelişiyoruz" demek, yapay gelişmekte olan ülke algısı vermek aldatmaktan başka bir şey değildir. Eğer sen yirmi, otuz, kırk yıl önceki teknolojiyi ülkende yeni yapmaya başlarsan, teknoloji anlamında yirmi yıl ilerinde olan ülkenin (seni rakip olarak görmediği için) Togg da umurunda olur.