İnsanca yaşam konuşacağımız hayaller yerine, seçim konuşuyoruz. Ekranlarda ittifak veya partisinin aday çıkarma konuşmaları gerçekten çok bunalttı. "Seni başkan seçtirmeyeceğiz." Sözlerini söyleyen parti mensubu, parti içi karışıklığın farkında değil galiba. İhraçlar, istifalar devam ettikçe malum parti Türkiye siyasetinden silinecek gibi görünüyor.

Neresinden tutarsak elimizde kalıyor Türkiye'nin gündemi. Uygarlığımız diplere vururken, yoksulluk, yoksunluk, baskı ve tehdit zirve yapıyor. Halk hayatta kalma mücadelesi verirken, Türkiye'de yurttaşlık seçime maruz bırakılmaktan ibaret hale geldi.

Gündemi takip etmek, şiddetli baş ağrısına neden oluyor. Meclis önünde ciğer partisi verilirken bütçe görüşmelerine katılmayanlar, seçim zamanı halkla konuşuyorlardı. Sanırım halkla konuşmak, dertleriyle ilgilenmek sadece seçim zamanı oluyor. Allah'tan seri seçimler yaklaştı da halkla konuşulur gibi yapılacak.

AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, geçmişte oturuma katılmayan vekillere "Hakkımı helal etmem" demişti mesela.

TBMM Genel Kurulu'nda devam eden bütçe görüşmeleri, Saadet Partisi Kocaeli Milletvekili Hasan Bitmez'in kürsüde konuşurken fenalaşması nedeniyle ertelenmişti. Sonrasında AK Parti Diyarbakır Milletvekili Suna Kepoğlu, TBMM bahçesinde ciğer partisi düzenledi.

Güllük gülistanlık ülkede meclisin önünde halka açık arz izledik.

İnsanın isyan edeceği geliyor. Bütçeye ve yurttaşa yapılan bu saygısızlık karşısında...

İstanbul'da yaşamanın maliyeti 50 bin, açlık sınırı 14 bin, yoksulluk sınırı 45 bin, önlemi alınmayan depremin endişesi, afet yasasının afeti, karanlıkta okula giden çocuklar, Somali Cumhurbaşkanının oğlunun bir insanın ölümüne neden olup ülkesine gönderilmesi, bir ailenin çöküşü, umutsuzluk ve mutsuzluğun intiharları getirdiği bir ülkeyiz.

Mafya hesaplaşmaları, enflasyon, yolsuzlukla saça başa takılan dolarların euroların yükselişini konuşacağımız yerde yerel seçime giriyoruz muhabbeti...

Kürsülerdeki hamasi konuşmalar millet adına değil, parti ve muhalifleri adına, koltuk sevdasına atılıyor!

Yok mu adaleti, eşitliği, hak ve hürriyeti, insanca yaşamanın vaadini verenler...

Yok mu olması gerekenleri konuşanlar...

Ülkemizde barınma krizi var.

Ülkemizde beyin göçü var.

Ülkemizde mülteci sorunu var.

Ülkemizde güvenlik sorunu var.

Tarım yok. Üretim yok.

Yurttaşla konuşan yok.

Türkiye'de kadın olmanın, çocuk olmanın, işçi olmanın zorluğunu konuşalım.

Seçime hür ve müstakil olarak girmek yerine, halk ile halk için nasıl girebilirizi konuşalım.

Demokrasiyi daraltacak düşünce yapısını, genişletmek adına açmak gerekir.

Türkiye'nin siyasal, sosyal, kültürel, ekonomik, iç ve dış güvenlik, diplomatik alanlarını konuşmak gerekir...

Kavganız, demokratik, sosyal, laik bir hukuk devletinde yaşama hakkımızı yeniden nasıl elde edebiliriz yönüne çevirmek olmalıdır.

Düzlüğe çıkmak evrensel bakış açısı ile sistemi sorgulamak ve güç birliği ile mümkün olur.

Vicdan azabı, Allah'ın gazabı gelir mi bilmem ama halkın azabı hiç bitmiyor...