Davasının çilesini cezaevinde çeken, ülküsü Türk'e ve Türk devletine hizmet etmek olan, 27 Mayıs 1960 ihtilalinin kudretli albayı Başbuğ Alparslan Türkeş'in 105. doğum günü...

Bugün!

Kasımda baharlar açtıran, nisanda baharları solduran, yokluğu kalplere ayaz düşüren Başbuğ'un dünyaya gelişi...

"Bizler politikacı değil bir davanın takipçileriyiz" diyen Alparslan Türkeş, Türk'ün tarihini, yeniden dirilişini hatırlatan, adını unutturmayacak; Mustafa Kemal Atatürk'ten sonra gelen ikinci liderdir.

Cesur, dayanıklı, şerefli bir subaydır...

O'nun doğum günü de ölüm günü de ülkücülerin kendilerini öksüz hissettiği, yıldızsız ve aysız bir gökyüzünün verdiği keder ve yalnızlıktır.

"Türk devletini tanımayan, Türk Bayrağına saygı göstermeyen eşkıya ile arabuluculuğa kalkışanlar, gün gelir o eşkıyanın akıttığı kanda boğulurlar" sözüyle geleceği gören idealist, Türk dünyasının başbuğudur.

Doğu Türkistan'da, Kerkük'te, Kıbrıs'ta, Afganistan'da, Azerbaycan'da, Kazakistan'da; Türk'ün olduğu her yerde yaşayan bir efsanedir.

Ülkücü hareketin kurucusu, "Dokuz Işık" doktrinin mimarı, Türk milliyetçiliğinin ışığıdır.

20. yüzyılda Mustafa Kemal Atatürk'ten sonra çile çekmiş , Türkiye için fikir üretmiş liderdir.

Tarihî bir kişilik, Türk dünyasının büyük bir evladıdır. Kendisinin yolundan gidenleri ve herkesi evladı olarak gören değerli bir babadır...

"Biz Tanrı Dağı kadar Türk, Hira Dağı kadar Müslümanız" sözüyle inanç kimliğimizin, siyaset tarafında milliyetçiliğin kamufle edilmesine müsade edilmeden açıkça ve cesurca dile getirmiş Türklüğü ve Müslümanlığı birbirine harmanlamıştır.

Açtığı çığır ile gençleri cesaretlendiren, dönemin büyük siyasetçisidir.

Andımızı kaldıran, Atatürk ilkelerini yok etmeye çalışan, "Milliyetçiliği ayaklar altına aldık" diyen bir iktidar tablosunu ibretle izliyoruz... Sana ve fikirlerine en çok ihtiyaç duyduğumuz günleri yaşıyoruz...

Keşke gitmeseydin! Gitmeseydin de bu günleri yaşamasaydık...